BELEDİYELERİN KABAHATLER KANUNU UYARINCA VERDİĞİ CEZALAR Ermumcu Avukatlık Bürosu İzmir Avukat

BELEDİYELERİN KABAHATLER KANUNU UYARINCA VERDİĞİ CEZALAR Ermumcu Avukatlık Bürosu İzmir Avukat

Ancak davacı, ‘Shell’in politikasının, bir şirketin iklim değişikliği sorunlarına makul tepkiler aralığının dışında olduğunu ilk bakışta gösterebilseydi, mahkeme bu görevin ihlaline ilişkin bir iddianın ileri sürülmesine izin verebilirdi. Anayasa Değişikliği Teklifinin önerdiği sistemde, mevcut 116’ncı maddenin aksine, Cumhurbaşkanının seçimleri yenilemesi için öngörülmüş bir şart yoktur. Durum böyleyken, “Türkiye’nin güçlü bir liderliğe ihtiyacı var” gibi söylemlerle, kuvvetler birliği sistemini savunanları ve hatta böyle bir sisteme övgü düzenleri gördükçe şaşırıyor ve dahası korkuyorum. Kuvvetler birliği sistemi, hangi türü olursa olsun, savunulacak ve hele hele övünülecek bir sistem değildir. Kuvvetlerin yasama organında birleştiği kuvvetler birliği sistemine “meclis hükûmeti sistemi” denir ki, bu anti-demokratik bir sistemdir. Kuvvetlerin yürütme organında birleştiği kuvvetler birliği sistemin ise tarihsel olarak eski ve yeni olmak üzere iki şekli vardır. Eski şekline “mutlak monarşi”, yani şekline ise “diktatörlük” denir. Tereddüdü olanlar, herhangi bir anayasa hukuku kitabında “kuvvetler birliği hükûmet sistemleri” konusuna bakabilirler\. marspin up güncel giriş turnuvalarına katıl, rekabet et ve lider tablosunda yüksel. pin up giris\. Türkiye’de kuvvetler birliğini savunmak, altında bir art niyet yoksa, bir bilgisizlikten başka bir şey değildir. 10 Aralık 2016 tarihli Anayasa Değişikliği Teklifi, kabul edilirse, Türkiye’de sadece hükûmet sisteminde bir değişiklik olmayacak; kuvvetler ayrılığı ilkesi de ortadan kalkacaktır. Bu ilkenin ortadan kalkmasıyla, bir yandan Montesquieu’nün söylediği gibi Türkiye’de “hürriyet” de ortadan kalkacaktır. Diğer yandan da, bu ilkenin ortadan kalkmasıyla, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin beyan ettiği gibi, “anayasa” da ortadan kalkacaktır.

Bu sistemin gerekli olup olmadığını, faydaları ve zararlarını tartışmaya açmadan yeni sistem  nasıl işleyecek onu anlatmak istiyorum. Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve  vergi  mahkemelerinin ve Danıştaya ilk derece mahkemesi olarak verdiği ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen kararlar resen veya ilgili bakanlığın müracaatı üzerine Danıştay Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilebilir. Ancak temyiz sonucu taraflar yönünden leh veya aleyhe sonuç dayanmaz. Tekemmül eden dosyalar sırasına göre heyete alınmakta  ve karar verilmektedir. Yazılı yargılama usulü uygulandığı için karar sonucundan taraflar genellikle tebligatla haberdar olunmaktadır. İdari yargının infaz kurumu olmadığından kararların uygulanması da sorun teşkil edebilmektedir.

  • (2) Fiil sonucu savaş meydanagelirse faile müebbet hapis cezası verilir.
  • – (1) İşlediği suç nedeniyle iki yıl veya dahafazla süreyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancının, cezasının infazındansonra derhâl sınır dışı edilmesine de hükmolunur.
  • Bu gerekçe, CMK, m.231/12’nin uygulamasının etkili bir başvuru yolu oluşturmaması ve dolayısıyla bu fıkranın Anayasaya aykırı olmasıdır.

Anayasanın 2.maddesinde de, Devletin unsurlarından birisinin de hukuk devleti olduğu belirtilerek, Anayasada esasen hukuk devletinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bazı kararlara karşı Danıştay’a temyiz yolu kapalı olup, Bölge idare Mahkemesine itiraz yolu açıktır. Yine yürütmeyi durdurma talebi hakkında verilen kararlara karşı da Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu bulunmaktadır. Re’sen araştırma ilkesi geçerli olup herkesten ve her yerden bilgi belge istenebilir. Gizli olduğu ileri sürülen ve sunulmayan belgeye dayanılarak savunma yapılamaz hükümde kurulamaz. İdareler bu hükmü çok  sevmekte  olup, bazen lüzumsuz belgeleri bile göndermek istemeyince mahkemelerin tekidine maruz kalmaktadırlar. Buna göre, hakim yürütmeyi durdurma gerekçesinin sonuna “…işlemin açıkça hukuka aykırılığı tespit edilmiştir” şeklinde değil de “…bu aşamada işlemin açıkça hukuka uygunluğu tespit edilememiştir” diye bağlayabilir.

Öncelikle tüm idari ve adli yargı hakimlerinin bu müessese kapsamında olduğu ihtilafsızdır. Askeri yargıda görev yapan meslekten hakimlerin de bu kapsama dahil olduğu kabul edilmektedir. Ancak Yüksek Mahkeme hakimlerinin (Danıştay-Yargıtay) kapsama dahil olup olmadığı tartışmalı olup, bu husus alt başlıklarda değerlendirilecektir. Bunun yanında, hakimlerin şahsi fiilleri sebebiyle, verdikleri zararlardan dolayı BK. Hakimlerin yargısal görevleri sırasında meydana gelen zararlardan sorumluluk halleri ve şekli ise esas çalışma konumuz olan HUMK’da özel olarak düzenlenmiştir. Gerek AY’da gerekse 2802 SK.’da ortak hükümler içerisinde yer almalarına rağmen, yargısal faaliyet sebebiyle sorumluluk konusunda hakimler ve savcılar birlikte düzenlenmemiştir. Yukarıda da değinildiği üzere hakimlik mesleği, savcılarla birlikte AY.’nın 139. Maddelerinde düzenlenmiş ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda yasal ilkelere bağlanmıştır. Maddesinde Hakimlik ve Savcılık teminatı düzenlenmiş olup, Hakimlik ve Savcılık mesleğinin görev tanımı ve görev alanı 140. Savcıların görevlerinin “idari” mi, yoksa “yargısal” nitelikli mi olduğu konusunda öğretide ve yargı kararlarında hakim olan görüş, savcıların faaliyetlerinin “kazai olmayıp”, “idari” olduğu yolundadır[6]. Devlet faaliyeti içinde asli ve sürekli kamu hizmeti gören bir başka görevli grubu ise yargı mensuplarıdır.

Bu kapsamda Mahkeme’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulmasını hedefliyoruz. Dahası yargı bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığı da anayasal hüviyet kazanmıştır. İmtiyazlı bir azınlıktan, seçkin bir zümrenin hakimiyetinden, hukuken ve siyaseten üstünlüğü olan bir kaymak tabakadan asla bahsedilemez. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uzlaşmacı vasfında temerküz etmiş güçlü ve tesirli yürütme, güçlü ve fonksiyonel yasama, bağımsız ve tarafsız yargı sayesinde Türkiye’nin önünü hiçbir mihrak kesemeyecektir. Millî menfaatlerimize aykırı davranan, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğini bozmaya çalışan her kim ya da kimler varsa onlara karşı amansız mücadele halindeyiz. Hukuk sistemimiz maalesef çok başlı bir yargı düzeni öngörmektedir. Yargıtay ve Danıştay’dan başka, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu ve Sayıştay da Yüksek Mahkemeler arasında yer almaktadır. Sorumluluk halleri tahdidi olarak belirlendiğinden, net olarak sayılan fiiller dışında başka fiiller veya benzer fiiller sebebiyle sorumluluk sözkonusu olamaz.

Hemen yeri gelmişken “el koyma”nın geçici bir tedbir olup, “mülkiyetin kamuya geçirilmesi”nden farklı olduğu vurgulamak gerekir. Ancak, belediye emri, duruma göre başkan, encümen veya meclis tarafından yayımlanmış olabilir. Eğer yukarıdaki hükmü esas alırsak her seferinde cezayı verecek makam değişik olacaktır. Bu durumda yukarıda da izah edildiği üzere, özel kanun sayılan Belediye Kanunu dikkate alınarak encümenin yetkili olduğu söylenebilir ise de bu ceza yönünden Kabahatler Kanunu özel kanun sayılarak bu hükme uyulması gerekir. Adalet Bakanı soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hakim veya savcı eliyle de yaptırabilir. Bu hükümler ilk milletvekili genel seçimi sonucunun ilânı ile birlikte yürürlüğe girer. Ancak bu bölümdeki Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri, 29 Haziran 1981 gün ve 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi göreve başlayıncaya kadar Millî Güvenlik Konseyince yerine getirilir. Halkoylamasına, milletvekili genel ve ara seçimlerine ve mahallî genel seçimlere iştiraki temin için, kanunla para cezası dahil gerekli her türlü tedbir alınır. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir. Kaldırılan askerî yargı mercilerinde görülmekte olan dosyalardan; kanun yolu incelemesi aşamasında olanlar ilgisine göre Yargıtay veya Danıştaya, diğer dosyalar ise ilgisine göre görevli ve yetkili adli veya idari yargı mercilerine dört ay içinde gönderilir.